2 Eylül 2010 Perşembe

Anneden öğretmen olur mu?

Doğduğundan beri Duru’ya İngilizce öğretmek benim için büyük bir araştırmanın parçası oldu. Tüm araştırmalarıma göre annenin ve babanın çocukla farklı diller konuşması çocuğun çiftdilli olmasını sağlıyor. Eğer ebeveynlerden biri yabancı ise bu durum çok doğal gelişiyor. Doğumdan itibaren ebeveynlerden biri çocukla sürekli Türkçe, diğeri ise yabancı dilde konuşuyor. Böylece çocuk her iki dile de hâkim olabiliyor. Ama ya bizim gibi anne ve babanın anadili Türkçeyse, o zaman bu nasıl oluyor?

Ben bu durumu doğal bulmadım. Çocuğuma canım, bir tanem hatta lokumum diye hitap etmek varken “my dear, my pumpkin” demek hiçbir şey ifade etmedi bana.

Duru iki buçuk yaşına geldiğinde, kulak dolgunluğu olsun diye İngilizce kitap okuyayım dedim. Bu sefer de kızım anlamadığı için rahatsızlık duydu. Anne, lütfen Türkçe konuş deyince de devam edemedim.

Geçen sene (Duru dört yaşındayken) bir arkadaşımdan Caddebostan’da Early Steps Oyun Evi’ni duydum. Burada Amerikalı ve Kanadalı yabancı öğretmenler çocuklarla İngilizce oyun oynuyorlar. Ben de Duru’yu deneme dersine götürdüm. Ancak tabii o zaman, çocukları yeni tecrübelere çok iyi hazırlamak gerektiğini bu kadar iyi bilmiyordum. Onu almaya gittiğimde salya sümük ağlıyordu. Miniğimi o halde görünce, dili sevdireyim derken soğutacağım endişesine kapılıp devam etmekten vazgeçtim.

Ama bu sene geri adım atmamakta kararlıyım. Özel okullarda ilköğretimde çalışan arkadaşlarıma danıştım. Hepsinin ortak kararı şu: Çocuklar çabuk öğreniyorlar ve çabuk unutuyorlar. O yüzden yabancı dili aksatmadan, belli bir düzende öğretmek gerekiyor. Ben ilk haftalık planımı yaptım. Bu hafta her gün beş ila on dakika sadece İngilizce konuşacağız. Duru’ya bunun şahane bir oyun olduğunu, çok eğleneceğimizi ve üstelik her anladığı kelime ve cümle için bir puan alacağını söyledim. Çok heyecanlandı. Çok istediği için bugün hemen başladık. İlk oyunumuzun adı “Walk-Run”. “Walk” dediğim zaman yürüdük, “Run” dediğim zaman koştuk. Ben aralarda yoğun beden dili kullanarak “I am tired” gibi bir-iki cümle ekledim. Sonra Duru hemen kendi yapmaya başladı. Tabii ki “Run” kelimesini daha çok tekrarladık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder