6 Mayıs 2011 Cuma

Duru'nun ilk evcil hayvanı

Bizim apartman hayvanat bahçesi gibi... Her katta kedi, köpek ve balık bulmak mümkün. İkinci katta veterinerimiz bile var. Bir bizde evcil hayvan yoktu. Biz de aldık.

Duru kaç zamandır kedi, köpek isteyip duruyordu. Eşim de dünden razı. Ben ise kedi ve köpek çok sevmeme ve korkmamama rağmen her Türk annesi gibi hijyen açısından evde kedi ve köpek beslemek istemiyorum (üzülerek söylüyorum ama elimde değil). Neyse baktım en son balık istiyor. Hem artık bir sorumluluk alması açısından, hem de hayvanları çok seven bir çocuk olduğu için hemen alalım dedik. Mahallemize de yeni bir akvaryumcu açılmıştı. Yaklaşık iki ay önce bir hafta sonu oraya gittik.

Niyetim bir fanusun içinde iki Japon balığı almaktı. Satıcı biz fanus ve balık der demez, "Fanusta balıklar hemen  ölür, çocuğunuz da bir daha hiç hayvan beslemek istemez"le başlayıp "Size şöyle güzel bir akvaryum kuralım" diyerek devam etti. Kendi acı tecrübemden bunun doğru olduğunu içimde hissettiysem de, "Bu iş kesin bana kalır, bunca işimin arasında kendimize zor bakıyorum, bir de akvaryum bakımıyla mı uğraşacağım" düşüncesiyle ortama bir negatif enerji yaydım ki sormayın. Satıcı çocuk benden kesin nefret etti! Bildiğiniz o sevimsiz kadın tiplemesiydim o anda. Bakımı zor mu, sürekli temizlemek mi lazım gibi negatif sorularımın hepsine sıkılarak hiçbir şey yapmanıza gerek yok, çok kolay türünden cevaplar verdi. Ancak en son her şeyi hazırlayıp "akvaryumun içine koyacağımız taşları SEKİZ su yıkayın" deyince ben koptum. İçimden yok artık diye geçirirken dilimden "Ben şimdi bununla uğraşamam" lafı çıktı. Bunun üzerine benim nemrutluğumdan korkan satıcı çocuk "Abi, nerede oturuyorsunuz? Karşı apartman mı, ben yarım saat sonra hazırlayıp getireyim" dedi.
Getirdi ve kurdu sağolsun. Ben işi sağlama almak için sorularıma devam ettim. Biz bazen geç geliyoruz, bir yerlere gidiyoruz yem veremezsek ne olur? gibi belki de hâlâ sorumluluğu reddeden sorular sordum. Satıcı gayet doğal bir şekilde "Bu hayvanlar çok dayanıklıdır, iki üç gün aç kalabilirler, hiç olmadı birbirlerini yerler, hayatta kalırlar" demez mi? Duru'nun ve benim gözlerimiz fal taşı gibi açıldı. Birbirlerini mi yerler??

O gün bu gündür balıklarımız ve biz (ben de!) mutlu mesut yaşıyoruz. Japon ve çöpçü balıklarımız var. Soğuk suda yaşayıp ısıtıcı gerektirmediği için bunları aldık. Duru sabah akşam yemlerini veriyor. Eşim temizliğiyle ilgileniyor. Arada nadir de olsa aceleden sabahları unutabiliyoruz. Şimdiye kadar ilk hafta içinde bir kayıp verdik ama yerine üç tane daha aldık. Neyse ki balığın öldüğünü Duru hiç görmedi.

O gün bugündür "Anne ben balıklarıma çok iyi bakıyorum değil mi, hiç ölmüyorlar" diyor. Bence 6 yaş, bir çocuğun böyle bir sorumluluğu alması için çok iyi bir zaman. 33 ve 37 yaş ise çok da geç kalmış sayılmaz.

2 yorum: