Duru'nun anaokulundan 10 Kasım için aile proje ödevi verilmişti. Üçümüzün birlikte hazırlayacağı ve bu günün önemini belirten bir poster, resim vs. isteniyordu.
Bütün gece farklı, anlamlı bir çalışma düşündüm ancak siyah bir karton üzerine yapıştırılmış Atatürk resimleri ve 10 Kasım yazısının ötesine geçemiyordum. Yaratıcılığım mı yoktu yoksa klişelerin içinde kalıp yaratıcılığımı kaybetmiş miydim?
Bu düşüncelerin ve klişelerin arasından eşime seslendim ve 10 Kasım projemiz olduğunu söyledim. O ise hemen önümüzdeki lahmacun kutusunu göstererek Anıtkabir yapalım demez mi? Ben niye bu sade ve güzel fikri düşünememiştim!
Eşim hemen kırtasiyeye gidip elişi kağıtları, uhu ve makas aldı. Çünkü evde değil, eşimin halasının evindeydik. Hemen oturduk başına. Eşim çizdi, Duru kesti, uhusunu sürdü, ben yapıştırdım, halamız merdiven yaptı, dedemiz Anıtkabir'in dört kenarına Türk bayrağı asma fikrini verdi. Bir ara Duru yapıştırsın diye Anıtkabir'in sütunlarını göz kararı koyayım dedim. Eşim hemen müdahale edip eşit aralıklarla olması gerektiğini söylemez mi? Bu tür projeler ailenin her bir bireyinin kişiliğini ortaya koyuyor galiba. Sağlam bir matematik hesabıyla sütunları yerleştirdik. Tüm bunlar yaklaşık iki saatimizi aldı. Bu süre içinde defalarca birbirimize bunun bizim değil, Duru'nun projesi olduğunu hatırlatmamız gerekti!
Duru çok eğlendi. Birlikte çok güzel vakit geçirdik. Proje çok beğenildi. Kimse bu fikri düşünmemişti ve ödevlerin hemen hepsi siyah karton üzerine...
Durucuğum, umarım klişelerle dolu bu dünyada sen özgünlüğünü ve yaratıcılığını koruyabilirsin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder