28 Ağustos 2010 Cumartesi

Parktan ayrılırken...

Düşünün ki beş yaşında bir çocuksunuz. Parka gittiniz. Gittikten aşağı yukarı yirmi dakika sonra tam kafanıza göre bir arkadaş buldunuz. Beraber sallanıyorsunuz, evcilik oynuyorsunuz hatta belki hayali bir canavardan kaçıyorsunuz. Tam o sırada anneniz “Hadi kızım, gidiyoruz!” diye bağırıyor. Ne yaparsınız?

Bir omuz silkip oyununuza devam mı edersiniz? Gitmek istemiyorum diye mi bağırır mısınız? Ağlayarak annenizin yanına mı gelirsiniz?

Keşke anneniz gitmeden on dakika önce biraz sonra gideceğinizi haber verseydi. Böylece siz de gitme zamanı geldiğinde bunu bildiğiniz için oyununuzu daha çabuk bitirebilir ya da binmeyi en sona bıraktığınız tahterevalliye rahatça binebilirdiniz…

Duru’ya bebekliğinden beri yapacaklarımızı önceden haber vermeye çalışıyorum. Özellikle de parktan eve dönme zamanı, o günün öğle ve akşam yemekleri veya akşam yatış saati gibi onun itiraz etmesi muhtemel konularda. Ancak Duru arada sınırlarını yoklasa da biz hiç geri adım atmamaya çalışıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder